Araplarla Türkler arasındaki gerçek
kardeşlik her türlü olumsuz ve art niyetli yayınlara rağmen hiçbir zaman
ortadan kalkmadı. Dost odur ki darda yanında ola. Dara düşüldüğünde gerçek
kardeşlik ve dostluk harekete geçer.
Özellikle I. Dünya Savaşı esnasında karşılıklı bazı yönetici ve kumandanların yanlış tutum ve davranışları bu kardeşliği yaralamıştır. Kardeşliğin gerçekte bin yıldan fazla bir geçmişi var. Ne yazık ki gerek Türkiye’de gerekse Arap ülkelerinde Türk Arap ortak tarihi ve derin bağlarını ele alan ilmi ve edebi yazılar, yayınlar oldukça az. Her iki taraf da son yıllarda başlarını kumdan çıkarmaya başladılar. Bunlar sevindirici gelişmeler. Oysa daha katedecek çok mesafe var önümüzde.
Elbette kardeşler arasında dargınlık hatta
kavga bile olabilir. Önemli olan aradaki hakkı gözeterek kısa süreli
dargınlıkları uzun sürdürmemek. Son yıllarda kardeşler arasındaki buzlar hızla
eriyor. Bir bahar havasına doğru gidiyoruz. Bu kardeşliği istemeyen güç
merkezlerinin siyasi ve politik önceliklerine ters düşse de, bunu engellemek
için çabaları görsek de biz çok umutluyuz. Çünkü aradaki bağların derin,
uzun, köklü ve halk tabanının sağlam olması, bu kardeşliğin sağlam temeller
üzerinde oturduğunu gösterir.
Türkiye’de arabaların arkasında biz
Filistinliyiz pankartları asılı. Çarşılara gittiğimizde “Hepimiz Filistinliyiz.
“ yazıları görüyoruz. Her yerde herkes bir şey yapamamanın utancını yaşıyor.
Aynı acıları Lübnan için yaşadık. Biz Lübnanlıyız dedik. Irak’ta yaşanan
trajediyi hala yaşıyoruz. Biz Irak halkına ağladık. Yağmalanan ve yok edilen
hafızasına ağladık. Öldürülen yetişmiş insanlarına ağladık. Yerle bir edilen
medeniyet merkezi Bağdatımıza ağladık.
Bugün dünden daha güçlü ve daha
gerçekçi bir görüntü var bu coğrafyada. Bu coğrafyanın insanları birbirleriyle
vasıtasız konuşabiliyorlar. Birbirimizin dilini öğrenmede daha istekliyiz.
Birbirimizi daha fazla ciddiye alıyoruz. Yakın zamanda tek çatı altındaydık.
Bugün anladık ki, çatı olmasa da hala aynı avlunun içindeymişiz. Bosna Savaşı
olduğunda ben Mısır’daydım. Her yerde Bosna için ağlayan, dua eden ve yardım
eden insanlar görmüştüm. Aynı şey Türkiye’de de oluyordu. Bu coğrafyanın içinde
nerede bir sorun varsa, bu coğrafyanın insanlarının gözleri ve gönülleri orada.
İmkanları kıt olsa da hemen seferber etmişler.
Aslında geçmişte da böyleydi, yakın
zamanda da. Ama biz irtibatımızı koparma noktasına getirdiğimiz için
öğrenemiyorduk. Þimdi kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla her an her
yerden haber alabiliyoruz.
Bu coğrafyada yaşayan bizler düne
göre bugün birbirimize daha falza muhtacız. Bunu bugün daha iyi görüyoruz.
Ancak birlikte bu hayasız saldırıları durdurabiliriz. Hala aynı avluda
yaşıyoruz.
Bu kardeşliğin geçmişte kalan ortak
ve güzel hatıraları o kadar çok ki… Hafızalarımızın gerisinde
gizlediğimiz eksik veya yanlış bilgiler, fısıltı gazetelerindeki düzmece
haberlerle ördüğümüz ön yargılarımız, bir gün güneş gibi hakikat olan bu
hatıralar, onları bir çırpıda eritecektir.
Sebahattin Arslan
/ TİMETURK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır. Teşekür ederiz..